Pazartesi, Kasım 20, 2006

Geçmiş sayılardan seçilmiş yazılar


Sevgili Özne okurları ya da henüz okuyamamış olanlar,

ÖZNE'nin geçmiş sayılardından bazı yazıları yakında buradan da okuma imkanınız olacak. Sevgiler...

Cuma, Kasım 17, 2006

DÜNYA FELSEFE GÜNÜ KUTLANDI (13.11.2006)

DÜNYA FELSEFE GÜNÜ KUTLANDI (13.11.2006)


H. Haluk Erdem


Yamaç: “Felsefi etkinlikleri dogmalardan kurtarmak hepimizin görevi”

Gazi Üniversitesi ile Bilim ve Bilimsel Felsefe Çevresi tarafından 13Kasım’da Dünya Felsefe Günü çerçevesinde bir program düzenlendi.Üniversitemizde geçen yıl ‘Felsefe, Toplum ve Bilim’ paneliyle ilki kutlananDünya Felsefe Günü, bu yıl daha katılımlı etkinliklerle devam etti.
Rektörlük Mimar Kemaleddin Salonunda gerçekleştirilen programın açılışındakonuşan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç, felsefe etkinliklerinin batı kaynaklarına göre Talesten başladığını söyleyerek, “Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarının katkılarının pratikte kaldığı açıktır” dedi.
Helen-Roma antik felsefe döneminde önemli adımlar atıldığını ifade edenYamaç, “Tales’le başlayan dönemde sorular sorulmaya başlandı. Nasıldan çok,neden incelendi. Ortaçağdan sonra felsefenin farklı bir etki altına girdiğini görüyoruz. Ortaçağa kadar aslında felsefeciler önemli sorular sordular ve önemli yanıtlar verdiler. Psigor, Tales teorilerini o yılara borçluyuz” şeklinde konuştu.
Ortaçağdan sonra felsefenin ayaklarının yerden gökyüzüne çıktığını hatırlatan Yamaç, bu dönemde felsefenin Hıristiyanlığın bir yürütücüsü haline geldiğini vurguladı. “Felsefenin öyküsü uzundur” diyen Yamaç, sözlerine şöyle devam etti: “Felsefe ile uğraşanlar, felsefe tarihine önem verirler, haklıdırlar. Çünkü felsefe bakış açımızın anlaşılabilmesi içinnasıl, neden sorusunun, o yıllardan nereye geldiğimizin yanıtının bilinmesi gerekiyor.”
Ortaçağ sonrasında doğu dünyası ile batı dünyası arasında bir kopma olduğunuanlatan Prof. Dr. Yamaç, “Aydınlanma süreci dediğimiz o yıllar, aslında bilginin gökyüzünden yeryüzüne indirildiği yıllardır. Bu yıllarda doğu toplumları bilgiyi gökyüzünden yeryüzüne indirmekte ciddi sorunlar yaşadı”
Aydınlanmaya hizmet eden çok sayıda felsefeci olduğuna değinen Kadri Yamaç,nesne ve olgular arasındaki ilişkinin aydınlanma sonrasında berraklaşmayabaşladığını kaydetti.20’nci yüzyılda felsefenin niteliğinde, sorularında, yöntembilimdedeğişiklikler başladığı bilgisini veren Rektör Yamaç, bu dönemde artıkdogmaların bir yana bırakıldığını ve bilimin ortaya çıktığını söyledi.20’nci yüzyıl felsefesinin bu doğrultuda ciddi değişikliklere uğradığındansöz eden Yamaç, şunlara dikkat çekti: “20’nci yüzyıl felsefesine yüzyılınbaşından itibaren damgasını vuran çeşitli olaylar vardır. Bu olayların birkısmı bilimsel alanda gerçekleşmiştir. Ama bugün felsefe daha çok bilgininne olduğu, bilginin nasıl elde edildiği, bilginin elde edilme süreçleri,yöntem bilgisinin ne olduğu ile ilgili sorularla uğraşmaktadır.”Yamaç, etiğin, felsefenin ciddi uğraş konularından birisi olduğunusöyleyerek, çağın koşullarına göre felsefeyi yorumlamanın da değiştiğiniaktardı.Felsefi etkinlikleri dogmalardan kurtarmanın hepimizin görevi olduğunu dilegetiren Prof. Dr. Yamaç, sözlerini şöyle noktaladı: “Dogmanın içerisindekibir felsefe, felsefe olma niteliğini bütünüyle kaybeder. Biz reformu veaydınlanmayı yaşamadık. Yapılacak şey, felsefeyi doğru, sağlam bacaklarüzerine oturtmaktır. Felsefe sirkülasyonlara dayalı olarak yapılamaz. 200yıl öncesinde kalmış mitoslarla dolu bir felsefenin günümüzde yeri yoktur.Ben felsefeyi bir bilim dalı olarak, bir bilimsel etkinlik olarak görmekistiyorum.”“Felsefeciler kendi ‘fildişi’ kulelerinden çıkmalı”Öğr. Gör. Dr. Haluk Erdem ise, 1946 yılında resmen yürürlüğe giren, bu yıl60. kuruluş yılını kutlayan UNESCO’nun dünyadaki olumsuz gelişmelerin ilkçıkış yerinin insan zihni olduğunu belirtmesiyle, bir noktayı yenidendüşünmeye başladıklarını söyledi. “İnsanlar birtakım eylemlerinigerçekleştirmeden önce, zihninde bunu belirli istemlere göre kurarlar,",1]
);
//-->
şeklinde konuştu.
Aydınlanmaya hizmet eden çok sayıda felsefeci olduğuna değinen Kadri Yamaç,nesne ve olgular arasındaki ilişkinin aydınlanma sonrasında berraklaşmayabaşladığını kaydetti.
20’nci yüzyılda felsefenin niteliğinde, sorularında, yöntembilimde değişiklikler başladığı bilgisini veren Rektör Yamaç, bu dönemde artık dogmaların bir yana bırakıldığını ve bilimin ortaya çıktığını söyledi. 20’nci yüzyıl felsefesinin bu doğrultuda ciddi değişikliklere uğradığından söz eden Yamaç, şunlara dikkat çekti: “20’nci yüzyıl felsefesine yüzyılınbaşından itibaren damgasını vuran çeşitli olaylar vardır. Bu olayların bir kısmı bilimsel alanda gerçekleşmiştir. Ama bugün felsefe daha çok bilginin ne olduğu, bilginin nasıl elde edildiği, bilginin elde edilme süreçleri, yöntem bilgisinin ne olduğu ile ilgili sorularla uğraşmaktadır.”
Yamaç, etiğin, felsefenin ciddi uğraş konularından birisi olduğunu söyleyerek, çağın koşullarına göre felsefeyi yorumlamanın da değiştiğini aktardı.
Felsefi etkinlikleri dogmalardan kurtarmanın hepimizin görevi olduğunu dilegetiren Prof. Dr. Yamaç, sözlerini şöyle noktaladı: “Dogmanın içerisindekibir felsefe, felsefe olma niteliğini bütünüyle kaybeder. Biz reformu veaydınlanmayı yaşamadık. Yapılacak şey, felsefeyi doğru, sağlam bacaklarüzerine oturtmaktır. Felsefe sirkülasyonlara dayalı olarak yapılamaz. 200yıl öncesinde kalmış mitoslarla dolu bir felsefenin günümüzde yeri yoktur.Ben felsefeyi bir bilim dalı olarak, bir bilimsel etkinlik olarak görmekistiyorum.”
“Felsefeciler kendi ‘fildişi’ kulelerinden çıkmalı”
Öğr. Gör. Dr. Haluk Erdem ise, 1946 yılında resmen yürürlüğe giren, bu yıl60. kuruluş yılını kutlayan UNESCO’nun dünyadaki olumsuz gelişmelerin ilkçıkış yerinin insan zihni olduğunu belirtmesiyle, bir noktayı yenidendüşünmeye başladıklarını söyledi. “İnsanlar birtakım eylemlerinigerçekleştirmeden önce, zihninde bunu belirli istemlere göre kurarlar,
verdi: “Dünyada olup biten olumsuzlukların nedeni olarak insan zihninedikkati çekiş, UNESCO’nun felsefi bilincin yaygınlaştırmasının önünü açmakgibi bir dizi kararlar almasını beraberinde getirmiştir. Dönemin UNESCOGenel Direktörü tarafından dile getirilen ‘21. yüzyılın anahtarlarından biriartık felsefe eğitimidir’ ifadesi de bunu göstermektedir.”Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda görüşülerek 2002 yılından itibarenKasım ayının 3. Perşembe gününün Dünya Felsefe Günü olarak kutlanmasınınkararlaştırıldığını söyleyen Dr. Haluk Erdem, “Milli Eğitim Bakanlığımızbelirli gün ve haftalar içine 20 Kasım tarihini bu güne ayırmıştır. Resmiolarak kabul edilen Dünya Felsefe Günü her yıl yaygınlaşarak devametmektedir” ifadesini kullandı.Dünyada ilk Dünya Felsefe Günü kutlamalarının 50’yi aşkın ülkede kutlanmayabaşlanırken 3’üncüsü gerçekleştirilen 2004 yılı Dünya Felsefe Kutlamalarının80’den fazla ülkede kutlanma başarısını gösterdiğini dile getiren Dr. Erdem,bu sayının her yıl giderek arttığına işaret etti. Bu günle kamuoyunundikkatinin felsefenin yaşamımızdaki yerine çekildiğinin üzerinde duranErdem, “Felsefecilerin kendi ‘fildişi’ kulelerinden çıkıp toplum ve dünyasorunlarına eğilmesi hiç kuşkusuz bu bakımdan gerekli bir çabadır” dedi.Erdem, Dünya Felsefe Günü’nün insanın düşünme olanağına ve bu olanakla nasıldoğru yargılar verebileceğine yeniden bakabilme günü olduğunu sözlerineekledi.Program, Oturum Başkanlığını üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. TubaOngun’un yaptığı “Felsefe, Eğitim ve Medya” adlı panelle devam etti. Paneleİletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, Milliyet GazetesiAnkara Temsilcisi Fikret Bila, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Semih Koray, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Tepekonuşmacı olarak katıldı.Ayrıntılar Gazi Haber’de…",0]
);
//-->
oluştururlar, yani düşünürler” diye konuşan Erdem, şu görüşlere yerverdi: “Dünyada olup biten olumsuzlukların nedeni olarak insan zihninedikkati çekiş, UNESCO’nun felsefi bilincin yaygınlaştırmasının önünü açmakgibi bir dizi kararlar almasını beraberinde getirmiştir. Dönemin UNESCOGenel Direktörü tarafından dile getirilen ‘21. yüzyılın anahtarlarından biriartık felsefe eğitimidir’ ifadesi de bunu göstermektedir.”Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda görüşülerek 2002 yılından itibarenKasım ayının 3. Perşembe gününün Dünya Felsefe Günü olarak kutlanmasınınkararlaştırıldığını söyleyen Dr. Haluk Erdem, “Milli Eğitim Bakanlığımızbelirli gün ve haftalar içine 20 Kasım tarihini bu güne ayırmıştır. Resmiolarak kabul edilen Dünya Felsefe Günü her yıl yaygınlaşarak devametmektedir” ifadesini kullandı.
Dünyada ilk Dünya Felsefe Günü kutlamalarının 50’yi aşkın ülkede kutlanmayabaşlanırken 3’üncüsü gerçekleştirilen 2004 yılı Dünya Felsefe Kutlamalarının80’den fazla ülkede kutlanma başarısını gösterdiğini dile getiren Dr. Erdem,bu sayının her yıl giderek arttığına işaret etti. Bu günle kamuoyunundikkatinin felsefenin yaşamımızdaki yerine çekildiğinin üzerinde duranErdem, “Felsefecilerin kendi ‘fildişi’ kulelerinden çıkıp toplum ve dünyasorunlarına eğilmesi hiç kuşkusuz bu bakımdan gerekli bir çabadır” dedi.
Erdem, Dünya Felsefe Günü’nün insanın düşünme olanağına ve bu olanakla nasıldoğru yargılar verebileceğine yeniden bakabilme günü olduğunu sözlerineekledi.
Program, Oturum Başkanlığını üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. TubaOngun’un yaptığı “Felsefe, Eğitim ve Medya” adlı panelle devam etti. Paneleİletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, Milliyet GazetesiAnkara Temsilcisi Fikret Bila, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Semih Koray, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Tepekonuşmacı olarak katıldı.
Ayrıntılar Gazi Haber’de…

Dünya Felsefe Günü

2006
DÜNYA FELSEFE GÜNÜ
MESAJI

Dünya Felsefe Günü kutlamaları, bizde olduğu gibi dünya ülkelerinde de yayılıyor. Kimi ülkelerde bir gün, kimi ülkelerde de bir hafta boyu düzenlenen etkinliklerle kamuoyunun dikkati felsefeye ve felsefe bilgisinin yaşamdaki yerine çekiliyor.


Dünya Felsefe Günü üç yıl Paris’te, UNESCO Merkezinde görkemli bir şekilde kutlandıktan sonra, bu geniş boyutlu uluslararası kutlamanın her yıl başka bir ülkede yapılmasının uygun olacağı; bunun, bir Felsefe Günü ilân etmenin amacına daha çok hizmet edebileceği düşünüldü. Böylece 2005 yılının kutlanması Şili’de (Santiago’da) yapıldı, bu yıl da Fas’ta (Rabat’ta) yapılıyor. Gelecek yıl, Dünya Felsefe Gününe biz, İstanbul’da ev sahipliği yapacağız. Ukrayna da 2008 yılı için sırada.


Bu kutlamalar çok sevindirici. Ne var ki felsefî bilginin yaşamın çeşitli alanlarında etkili olabilmesi için, felsefenin yararlarını yalnızca anlatmak yetmez. Felsefî bilgiye dayanan yaptıklarımız-ettiklerimizle, felsefenin yararlarının örneklerini de vermemiz gerekiyor.


Bunun için 2006 yılı Felsefe Gününün felsefî bilginin ülkemizde yaşama –kişi yaşamına, kamu yaşamına, hukuka, siyasete, ekonomiye– daha çok ışık tutması için ne gibi yeni yolların denenebileceğini; örgün ve yaygın felsefe eğitiminin daha verimli olabilmesi için başka nelerin yapılabileceğini tartışarak, bunları gerçekleştirme yolunda yeni adımlar atmamıza bir vesile olmasını diliyorum.


Değerli Meslekdaşlarım, Sevgili Felsefe Öğrencileri ve Felsefe Dostları, Felsefe Gününüz kutlu olsun.

Ioanna Kuçuradi
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı